Sosyal bir varlık olarak modern insanın evde kalması onun özgürlük alanını düzenli ve sürekli olarak kısıtlarken kamusal ve özel alanın da tek bir potada birleşmesine yol açtı. Mekan ve zaman algımız değişirken hız ve haz odaklı sosyal yaşantımız yerini su, sabun, maske, dezenfektan ve sosyal mesafe vb. kavramlarla bütünleşen sosyal izolasyon sürecine bıraktı. Dolayısıyla Covid-19 salgını ertesinde pek çok sistem sorgulanmaya, pandemi bittikten sonra daha teknoloji temelli yeni bir dünya düzeni de düşünülmeye başlandı. Bu süreç sona erdiğinde toplum olarak yaşamımızın her alanında dijital teknolojilere daha bağlı ve bağımlı hale geleceğimiz, çoğu eski normal’ inde yeni normallere evrileceği görülüyor. Bu evrede deneyimlediğimiz uzaktan eğitim modelleri, evden çalışma gibi uygulamalarla bilginin ve teknolojinin egemenliğinde geçecek toplumsal bir düzene doğru ilerlediğimizi söyleyebiliriz.

Toplumsal analiz raporunun sonucuna göre, pandemi sürecinde toplum, teknoloji ile daha da iç içe oldu. Küresel salgın kullanım sıklığının en üst seviyelere ulaşması dijital teknolojilere bağımlılığı arttırdı. Pandemi öncesi teknoloji kullanımını düşündüğümüzde akıllı telefonlar ve iş amaçlı bilgisayar kullanımı dışında teknoloji kullanımı boş vakitleri değerlendirmeye yetecek kadardı. Fakat her geçen gün eskiden (Covid-19 M.Ö) bir tercih olan sosyal medya kullanımı ve bilişim teknolojilerinden faydalanmak şu an itibari ile olmazsa olmaz haline geldi. Diğer yandan salgının neden olduğu yaşam tarzı değişikliği karşısında ekonomik ve sosyal ihtiyaçların karşılanmasında yine teknoloji öne çıktı. Pandemi sürecinde insanların sürekli olarak teknolojiden faydalanmaları ve home-office üzerinden çalışmaları teknoloji kullanımını en üst düzeye ulaştırdı. Bu açıdan izolasyon sürecinin, teknoloji ile yürütülebilen mesleklerin ev ortamında deneyimlenmesi ile home-office’in  deneysel ortamını şekillendirdiğini de söyleyebiliriz.
Birçok şirket stratejilerini, hatta tüm iş yapış modellerini hızla değiştirmek durumunda kaldı. Evde geçirilen bu süreçte sosyal medya, kullanıcıların, markaların ve kurumların dış dünyaya açılan penceresi haline geldi. Bu süreçte özel sektör sosyal medyayı en aktif şekilde kullanma imkanı buldu. Markalar ise hedefledikleri kitleler ile yine sosyal medya üzerinden iletişime ve etkileşime geçti. Pandemi sürecinde kimi markaların yaklaşımları birbirinden farklılık gösterdi. Kimileri bütçelerini tamamen durdururken, kimileri de sosyal sorumluluk anlayışı içinde halkın beklentilerini karşılamak adına çaba harcayıp hassas, duyarlı ve doğru bilgi akışını sürekli kılarak çeşitli etkinlikler, eğitimler ve uygulamalarla sosyal medyada varlıklarını göstermeye çalıştı.Markaların, tüketicilerin gözündeki algısı bu dönem de izledikleri “teknolojik stratejiler” ile değişime uğradı. 





Salgın nedeniyle evden çalışmaya mecburen başlamış olduğumuz bu durumun, gelecekte dünyamızın normal çalışma şeklinin bu olacağını düşünerek, yeni bir çalışma yapısı oluşturmaya çalışacağız. Diğer taraftan da COVID-19 salgını özellikle iş hayatı olmak üzere, sosyal ve kamusal alanları fazlasıyla etkilemiş olup, aslında bizim "dijital dönüşüme" olan ihtiyacımızı dramatik bir şekilde ortaya çıkardı. Esasında 10-15 yıl gibi gelecekte yerleşmesini beklediğimiz dijital dönüşümün, salgın nedeni ile beklenenden çok daha hızlı bir şekilde gerçekleşmesi gerekli bir ihtiyacın varlığını gösterdi. İşte bu noktada görüldü ki, hangi iş kolu ve sektör olursa olsun, dijital dönüşüme ihtiyaç hatta mecburiyet söz konusuydu. Diğer bir deyişle, yapay zeka temelli otonom sistemlerin kullanıldığı dijital dönüşümü, sanayi, üretim, hizmet, perakende, finans, sağlık, turizm, kamu hatta sanat gibi alanlarda kullanmak bir zorunluluk haline geldi. İlerleyen yıllarda dijital dönüşüme hızlı bir şekilde geçen ve kullanan firmalar, teknolojik rekabette avantajlı olacaklardır. 





Salgının bireysel anlamda yaşayış biçimlerimiz üzerinde bıraktığı etki teknolojiye dolayısıyla dijital dönüşüme nasıl yansıyacak hep birlikte göreceğiz. Covid- 19 sonrası daha doğrusu “post- korona” dönemine hazırlanmak da fayda var. Yeni normallerin her alanda değişime etki ettiği düşünüldüğünde yakın vadede şirketlerin bu ve benzeri kriz dönemlerinde iş yapış modellerini sorgulamaları ve dijital değişimlere adapte olmaları uzun vadede kendilerine daha faydalı olacaktır.